Emek Gençliği ulusal sorunların çözümünü nerede görüyor?
Kürt sorunun barışçıl çözümü
mümkün mü?
Kapitalist-emperyalist sistem ve paylaşım/rekabet düzeni, farklı ulusların kapitalistleri arasında da egemenlik yarışını kızıştırır. Bu yarışın sonucunda egemen ulusların kapitalistleri, ezilen uluslar üzerinde ekonomik, sosyal ve kültürel baskılar kurar. Emperyalist ülkelerin kendi aralarındaki mücadele ile bağımlı ya da sömürge ülkeler arasındaki çelişkiler, emperyalist kapitalizmin bir çelişkisi olarak ulusal sorunu yaratır.
Emek Gençliği, dünyanın her yerinde bir ulusun başka bir ulus üzerinde egemenlik kurmasına karşıdır. Her ulusun, kendi yaşamına ve geleceğine dair kararları verme hakkını savunur. Tüm uluslar, eşit haklara dayalı ve gönüllü birlikteliklerle yaşamalıdır. Emek Gençliği, ülkemizdeki Kürt ulusal sorununa da bu perspektifle yaklaşır; Türklerin ve Kürtlerin eşit haklara sahip olmasını savunur ve ulusal sorunun demokratik çözümü için mücadele eder.
Türkiye; Türk ve Kürt halkıyla birlikte, ülkede yaşayan her milliyetten işçilerin, emekçilerin ve gençlerindir. Emek Gençliği, Kürt halkının demokratik haklarına ve eşit yurttaşlık talebine karşı saldırılarla şekillenen devlet politikalarının karşısındadır. Günümüzde Kürt halkının seçtiği yöneticilere kayyum atanmakta, yöneticiler hapse atılmaktadır. Kürt halkının demokratik siyasete katılım hakkı kriminalize edilerek baskı altına alınmakta, en temel ulusal haklardan biri olan anadilinde eğitim hakkı sağlanmamakta ve ırkçı saldırılar süreklilik kazanmaktadır.
Emek Gençliği, diğer bütün konularda olduğu gibi, Kürt sorununda da egemen sınıfların değil, emekçi sınıflardan halkların söylediklerine kulak verir. Eşit haklara dayalı, barış ve kardeşlik içinde gönüllü birliktelik için; Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı için demokrasi mücadelesini yükseltmeyi hedefler.

Mücadele etmek için neden örgütlenmek gerekli?
Kapitalist sistem ve ülke koşulları, gençliğin geleceği için mücadeleyi zorunlu kılıyor. Üniversiteli, liseli, işçi fark etmeksizin gençler yaşamını sürdürmek ve geleceğini kurmak için bireysel çaba gösteriyor; ancak bu, eğitim, çalışma, sağlık gibi temel hak sorunlarını çözmüyor.
Mücadele bireysel değil, toplumsal olmalı. Kulüpler, topluluklar, öğrenci temsilcilikleri, meslek odaları ve sendikalar; barınma, beslenme gibi haklar için birleşerek kampanyalar yürütebileceğimiz alanlardır.
Gençlik mücadelesi tarihi, böyle kazanımlarla doludur; ancak bu alanlar baskı ve kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Bu nedenle özgür tartışma ve üretim ortamlarını korumak, haklarımızı ve geleceğimizi kazanmak için politik ve örgütlü mücadele şarttır. Emek Gençliği de her alanda gençlik örgütlenmesini güçlendirmeyi hedefler.
Günümüzde sosyalizmi uygulayan bir ülke yok
Emek Gençliği
bir ütopya için mi
mücadele ediyor?
Modern kapitalizmde sermayenin egemenliği ve tekellerin rekabeti, kapitalistleri sürekli kârlarını artırma yolları aramaya iter; bu da çalışan sınıflar için mülksüzleşmeyi, küçük bir azınlık içinse devasa zenginleşmeyi getirir. Üretimin toplumsal, mülkiyetin ise özel olması bu çelişkiyi derinleştirir ve savaşlardan krizlere kadar bugünün sorunlarının kaynağı olur.
Bu sorunların çözümü, toplumsal zenginliğe el konulması ve özel mülkiyete dayalı kapitalizmin yerine, toplumsal mülkiyete ve ihtiyaçlara dayalı bir sistemin kurulmasıdır: Sosyalizm.
Kapitalizmin varlığı, başka bir toplumsal düzenin imkânsız olduğunu kanıtlamaz; zira insanlık tarihi binlerce yıllıktır, kapitalizm ise sadece son üç-dört yüzyıldır egemendir.
Sosyalizm, günümüzün uygulanması en kolay ve gerçekçi toplumsal düzenidir. Üretim ve dağıtımı, toplumsal ihtiyaçlara uygun olarak örgütlemek; kontrolsüz bir pazarın dengesizliklerinden daha akıllıcadır. Öngörülemez ve içinden çıkılamaz kapitalist krizlerin ortadan kaldırılması için, krizlere neden olan piyasa ve rekabet ortamının ortadan kaldırılması gayet gerçekçidir. Rekabetin, bireyciliğin, belirsizliklerin dünyasında yaşamaktansa; dayanışmanın, karşılıklı yardımlaşmanın, ortak üretim ve tüketim kültürünün toplumunda yaşamak çok daha olanaklıdır. Kapitalist yabancılaşmanın, bireyciliğin ve güvencesizliğin yerine, bireyin potansiyelini ortaya çıkaracak sağlıklı bir toplumsal düzen kurar.
Kapitalist üretim ilişkileri ve özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla kurulacak sınıfsız, sömürüsüz toplum bir ütopya değil; kapitalizmin derinleşen çelişkilerinin en gerçekçi çözümüdür.
Yani kapitalizmin çelişkilerinin bilimsel sosyalizm yoluyla alternatiflerini göstermek mümkündür; ancak sosyalizmin uygulamalarının hayata geçirilmesinin önünde engel olarak gösterilebilecek gerçekçi bir açıklama —henüz— yoktur.

''Bir sözle kuruldu dünya
Hep o sözü aradım ve buldum: Emek''
Emek Gençliği
ismini nereden alır?
Şair Sennur Sezer’in dediği gibi, dünyayı kuran güçtür emek. İnsanlık tarihi boyunca tüm zenginlikler emekle üretilmiş, toplumsal yaşamın devamı emekçilerin ortak üretimiyle sağlanmıştır. Ancak tarihi boyunca üretenler olduğu gibi, üretilen zenginliğe el koyanlar da olmuştur. Bu, toplumların en belirgin bölünmesi olan sınıf ayrımıdır.
Dolayısıyla Emek Gençliği adını, tüm toplumlar tarihinin en kurucu unsurundan, emekten alır. Sadece bu ismi almakla da kalmaz; aynı zamanda, toplumlar tarihinin her bir aşamasında durduğu, duracağı ve durmak zorunda olduğu tarafı da belirlemiş olur.

Emek Gençliğine yalnızca sosyalist gençler mi katılabilir?
Emek Gençliği, sosyalist bir gençlik örgütüdür.
Emek Gençliği, kapitalizmin karşısına sosyalizmi, burjuvazinin karşısına işçi sınıfının egemenliğini koyar. Emek Gençliği'nin Türkiye gençliğine, bugünü ve geleceği kazanmak için önerdiği toplumsal düzen sosyalist toplum; dünya görüşü ise işçi sınıfının dünya görüşü olan bilimsel sosyalizmdir.
Ancak Emek Gençliği ile buluşmak isteyen her genç sosyalist olmak zorunda değildir. Kapitalist sistem ve onun yarattığı sorunlarla derdi olan her genç, demokratik haklar ve talepler için Emek Gençliği’nde mücadele edebilir. Örneğin; parasız eğitim, nitelikli barınma ve bilimsel eğitim koşulları gibi konular Emek Gençliği'nin doğrudan gündemidir.
Hak ve özgürlükler ancak bugünden başlayan, sorunların kaynağını ortadan kaldırmayı hedefleyen bir mücadeleyle kazanılabilir. Yaşadığımız sorunları tümüyle ortadan kaldırabilmek için, yaşadığımız dünyayı değiştirecek güçte bir mücadele gereklidir. Bu mücadelenin kalıcı sonuçlar vermesi ise sosyalizmle birleşmesine bağlıdır.
Emek Gençliği
nedir?
Emek Gençliği, Türkiye'nin dört bir yanında gençlerin özlem duyduğu gelecek için mücadele edebildiği sosyalist gençlik örgütüdür.
İçinde yaşadığımız toplumsal koşulların sonucu olan, irili ufaklı bütün problemlerin ortadan kaldırılması ya da değiştirilmesi için mücadele etmek isteyen işçi, işsiz, liseli ve üniversiteli gençlerin; bu değişimin olanaklarını aramasının, tartışmasının ve harekete geçmesinin alanıdır.
Emek Gençliği, Türkiye gençliğinin acil ekonomik ve politik talepleri etrafında mücadelesini savunur. Farklı görüşlerden gençlerin ortak talepler etrafında birleşik mücadelesini savunur; dil, din, ulus, cinsel yönelim farkı gözetmeden birlikte mücadeleyi esas alır.
Emek Gençliği, Türkiye gençliğinin mücadele okuludur.

Emek Gençliği toplumları
bölünmüş, ayrışmış, birleştirilemez
kalabalıklar olarak mı görüyor?
Yaşadığımız toplum, ayrıcalıklı bir azınlığın sürekli zenginleştiği, büyük çoğunluğun ise yoksullaştığı kapitalist üretim tarzıyla örgütlenmiştir. Milyonlarca insan çalışarak hayatı üretirken, emeğinin yarattığı zenginliğe ulaşamaz; bu zenginlik bir avuç sermaye sahibinin elinde toplanır.
Bu bölünme; üreten ve sömüren, emek ve sermaye, işçi sınıfı ve burjuvazi arasındaki bölünmedir. Gençlik de bu sınıflardan bağımsız, sınıfsız, sömürüsüz bir dünyada yaşamıyor. Tam da bu nedenle, Emek Gençliği bütün milliyetlerden işçi, işsiz, öğrenci Türkiye gençliğini, yani emekçi sınıfların genç kuşaklarını; işçi sınıfının mücadelesinde saf tutmaya, istesek de istemesek de sınıf ayrımı ile şekillenmiş bu dünyada taraf olmaya, sınıfsız, sömürüsüz, imtiyazsız bir toplum için mücadele etmeye çağırıyor.

Kurtuluş Mücadelede, Özgürlük Örgütlülükte
GENÇLİK
GELECEK
GELECEK
SOSYALİZM
Emek Gençliği olarak Türkiye’nin dört bir yanında, hayalini kurduğumuz eşit ve özgür geleceği birlikte inşa etmek için mücadele ediyoruz. Sen de Emek Gençliği’nde örgütlen, omuz omuza değiştirelim!
Türkiye’de parasız eğitimin yasalarca korunduğu söylenir. Ancak eğitim almak için gerekli barınma, beslenme ihtiyaçları ve eğitim kaynaklarına erişim düşünüldüğünde, parasız eğitim fiilen gerçekleşmemektedir. Cemaat ve tarikatların yurtlar veya okul yönetimleri aracılığıyla eğitimde yer alması; müfredatın bilimsel içeriğinin azalması, dini içeriklerin artması ve ezberci sınav sisteminin dayatılması, bilimsellikten uzak bir eğitim tablosu ortaya koymaktadır.
Öğrenci temsil kurullarının işlevsizleştirilmesi, kulüp ve topluluk etkinliklerinin yasaklanması da demokratik eğitimin olmadığını göstermektedir.
Eğitim sisteminin mevcut düzeni, kapitalist toplumda egemen sınıfların eğitime yüklediği işleve doğrudan bağlıdır. Kapitalist düzende eğitim, egemen sınıfın ideolojisini yaymanın ve sermayenin ihtiyaç duyduğu emek gücünü yetiştirmenin aracıdır. Türkiye’de eğitim sistemi, toplumsal yaşamın ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte değildir.
Emek Gençliği, eğitime kapitalistler tarafından yüklenen bu misyondan doğan bütün sorunlara karşı mücadele eder; parasız, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimi savunur.
Emek Gençliği eğitim sistemine nasıl yaklaşıyor?


Özgür üniversite; bilim, kültür, sanat ve teknolojide üretimin özgürce yapıldığı, kampüs yaşamının demokratik biçimde kurulduğu, idari ve mali olarak özerk; öğrencilerin karar alma mekanizmalarına katıldığı bir yapıda olmalıdır.
Emek Gençliği
nasıl bir üniversite için mücadele ediyor?
Bugün üniversite eğitimi, piyasanın ihtiyaçlarına göre şekillenmekte; bağımsız bilgi üretiminin yerini şirketlerin kârını artıracak bilim anlayışı almaktadır. Üniversite yönetimleri, sermaye çıkarları doğrultusunda oluşturulmaktadır.
Emek Gençliği; öğrenciler, akademisyenler ve emekçiler gibi üniversitenin diğer bileşenlerinin iradesine dayanan; bileşenlerin yaşadığı, öğrendiği ve öğrettiği alanlarda karar alma mekanizmalarında bulunabildiği, denetleyebildiği ve yönetebildiği üniversiteler için; kol, kulüp ve topluluk etkinliklerinin özgürce gerçekleştirilebildiği, öğrencilerin kültür, sanat ve bilimsel bilgi üretimine doğrudan katılabildiği üniversiteler için mücadele ediyor.
Emek Gençliği
laiklik meselesine nasıl bakıyor?
Laiklik, din ve devlet işlerinin ayrılmasının ötesinde; devletin ve kurumlarının din ve inanç alanına dahil olmamasıdır. Gerçek laiklik, inançların özel alanda kalmasını, kamusal alanda ise bilimsel bilgi ve eleştirel düşüncenin esas alınmasını gerektirir.
Cemaat ve tarikatlara verilen destekler, zorunlu din dersleri, kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı uygulamalar, laiklik ilkesinin uygulanmamasından kaynaklanır. Devletin din üzerinden politika üretmesi, egemen sınıfların çıkarlarına hizmet eder. Emek Gençliği, laiklik sorununu da sınıflar mücadelesinin bir konusu olarak ele alır.
Üniversitelerde tarikatların yönetimlere dahil olması, Diyanet’e ayrılan yüksek bütçeler, öğrencilerin barınma ve eğitim haklarına yönelik saldırılarla bağlantılıdır. Bu durum gençleri cemaat-tarikat yurtlarına yönlendirmekte ve bu yapıların eğitimde kurumsallaşmasına zemin hazırlamaktadır.
Emek Gençliği, egemen sınıfların değil
emekçi sınıfların çıkarları için gerçek laikliği savunur.

Emek Gençliği
emperyalizme karşı mücadeleyi nasıl ele alıyor?
Kapitalist üretimin devamı için sürekli kâr arayışı ve yeni pazar ihtiyacı vardır. 19. yüzyıldan itibaren dünyaya egemen olan kapitalizm; sanayi üretimini, uluslararası tekelleri, mali sermayeyi, sermaye ve işgücü ihracını, savaşları ve paylaşım kavgalarını doğurmuştur. Milyonlarca insan işçileşmiş, kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizmde işçi sınıfı–burjuvazi çelişkisi derinleşmiştir. Üretim toplumsallaşsa da zenginlik tekellerde toplanır; kâr odaklı anlayış bilimin ilerlemesini engeller, işsizler ordusu büyür, pazar ve kaynaklar için savaşlar artar.
Türkiye’nin de içinde olduğu savaş cenderesinin nedeni emperyalizmdir. Türkiye halkları yoksullukla mücadele ederken, egemenler uluslararası tekellerin paylaşım kavgasına dahil olur. “Yeni Osmanlıcılık” dış politikası; egemenlik alanı kurma, rant ve kâr elde etme hedeflidir.
Emek Gençliği; savaşların halklar için değil, emperyalistler ve yerli işbirlikçileri için gerçekleştiğini, halkların esas savaşının toplumsal zenginliğe el koyan burjuvaziye karşı olduğunu savunur. Türkiye’nin emperyalistler arası paylaşım mücadelelerinin parçası olmaması gerektiğini; uluslararası arenada tam bağımsız ve demokratik bir ülke olarak konumlanmasını, emperyalistlerle yapılan her türlü anlaşmanın iptalini, NATO’dan çıkılmasını, askeri üslerin kapatılmasını, sınır ötesindeki askeri operasyonlara son verilmesini ve dış politikada yayılmacı emellerden vazgeçilmesini savunur.
Emek Gençliği, anti-emperyalist bir gençlik örgütüdür ve Türkiye gençlik hareketi tarihine damga vuran emperyalizme karşı mücadele mirasını sahiplenir.
Emek Gençliği
göç ve göçmen sorununa
ne diyor?
Emek Gençliği, dünya emperyalist sisteminin kâr ve pazar arayışı, rekabet koşulları ve savaş politikalarının göçün başlıca nedenleri olduğunu savunur. Emperyalistler arası paylaşım mücadelesi ve sıcak çatışmalara varan çelişkiler, dünyada her iki saniyede bir kişiyi göçe zorlar. Örneğin ABD, Rusya, Fransa, Almanya, Çin, İran ve yayılmacı emellere sahip diğer kapitalist devletlerin dâhil olduğu Suriye iç savaşı, 7 milyondan fazla insanı yerinden etmiş; 5 milyondan fazla Suriyeli mülteci ise ülkemize göç etmek zorunda kalmıştır.
Türkiye’de süren ekonomik istikrarsızlık, kriz, yoksulluk ve hayat pahalılığı göçmenleri hedef alan söylemleri artırsa da yoksullaşmanın nedeni göçmenler değil; onlara üçüncü sınıf muamelesi yapan tek adam yönetimi, kayıt dışı/ucuz işgücü ihtiyacını göçmenler üzerinden karşılayan kapitalistler ve “Geri Kabul Anlaşması” gibi düzenlemelerle Türkiye’yi göçmen deposuna çeviren AB ile emperyalist devletlerdir.
Emek Gençliği; insanlığa ve halka karşı suç işleyenler hariç, Türkiye’ye göç eden herkese oturum hakkı veya mültecilik statüsü verilmesi; ayrımcı uygulamalara son verilmesi; ikamet, barınma ve çalışma olanağının sağlanması için mücadele eder. Göçmenlerin, statülerinden bağımsız olarak eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerinden “eşit yurttaşlık hakkı” gereği yararlanmasını ve ortak yaşam için entegrasyon politikalarının hayata geçirilmesini savunur. Ayrıca, evrensel hukuka aykırı olan ve göç hakkını, istenilen ülkeye iltica başvurusunu ve üçüncü ülkeye geçişi engelleyen “Geri Kabul Anlaşması”nın iptalini savunur.
Emek Gençliği, Suriyeliler dâhil tüm milliyetlerden göçmen gençlerin de örgütüdür ve bir arada, kardeşçe, barış içinde yaşam için mücadele eder.
Emek Gençliği
kadınların toplumsal konumu ve LGBTİ haklarına dair ne düşünüyor?
Tüm insanlar, cinsiyet ya da cinsel yönelimleri üzerindeki baskıyı, sömürü sisteminin eşitsiz güç ilişkilerinin bir parçası olarak yaşar. Ancak cinsiyet eşitsizliği, toplumlar tarihi içerisindeki en köklü sorunlardan biridir. Kadının ezilmişliği sorunu, özel mülkiyetin oluşmasına kadar giden bir tarihe sahiptir. Sınıflı toplumlara kadar üretimdeki işbölümü cinsiyete dayalı olmasına rağmen “cinsiyetçi” değildi. Özel mülkiyet ve sınıflı toplumla birlikte ortaya çıkan “miras” sorunu, ataerkil tek eşli aileyi zorunlu kıldı.
Kadınların doğum yapması artık yalnızca insan türünün devamını sağlamak değil; üretimin garanti altına alınması için üreten sınıfın nüfusunu büyütmek anlamına da geliyordu. Böylece kadının cinselliği baskı altına alındı, kadın haneye hapsedildi ve erkeğe tabi hale getirildi. Sınıflı toplumun tarihi boyunca eşitsiz üretim ilişkileri daha da eşitsiz bir hal aldı.
Kapitalist üretim tarzı, sürekli işgücüne ihtiyaç duyar. Sömürülecek işçi sayısının artması, işçi sınıfının büyümesi ve sömürü kaynağının canlı tutulması gerekir. Ancak bu insanların önce doğurulması, sonra yemek, temizlik gibi bakım hizmetlerinin karşılanması ve “emek gücü” olarak korunması da gereklidir. Kapitalizm, bu üretim ve yeniden üretim yükünü kadınların sırtına yükler.
Aile kavramının kutsallığının propagandasıyla kadınların hayatına sürekli müdahale edilmesinin, LGBTİ’lerin aile değerlerini zedelediği bahanesiyle düşmanlaştırılmasının nedeni de kapitalizmin kadına ve aileye yüklediği bu misyondur. Bugün aile, emeğin karşılıksız yeniden üretiminin gerçekleştiği kurumdur. Kapitalizm ve onun siyasal temsilcileri; eğitim sistemi, yasalar, kamu kurumları aracılığıyla aileyi kutsar, anneliği yüceltir, “evinin kadını” olmanın önemini vurgular. Ataerkil ilişkileri yeniden üreten şey kapitalizmdir ve kapitalizmin kendisi kaçınılmaz olarak ataerkildir.
Ne var ki kapitalizm, kendi yarattığı sorunları gizlemek için de elinden geleni yapar. Sermayenin ihtiyaçlarına bağlı olarak ortaya atılan ve kadın patronların reklamını yaptığı “We Can Do It!” gibi ikonik sloganlardan; giyim, kozmetik şirketlerinin 365 gün taciz ve mobbinge maruz bıraktığı kadın işçilerine rağmen 8 Mart reklamlarındaki “kadın dostu” imajlarına; Stonewall Ayaklanması’nı anmak için başlatılan Onur Yürüyüşlerini tarihsel-politik içeriğinden arındırıp pazarlama aracına dönüştüren kapitalist devlet başkanlarına kadar…
Kadın ve LGBTİ’lerin mücadele hattının hangi sınıfın saflarından kurulacağı bu yüzden önemlidir. Dolayısıyla cinsiyet ve cinsel yönelim eşitsizliğine karşı mücadelede bu sınıf perspektifinin korunması, sömürü sistemine karşı topyekûn bir mücadeleyi zorunlu kılar. Bu nedenle Emek Gençliği, tüm genç kadınlara ve LGBTİ’lere kendi taleplerinden yola çıkarak anti-kapitalist ve anti-emperyalist mücadeleyi yükseltme çağrısı yapmaktadır.

Emek Gençliği
çevre sorununa
ne diyor?
Kapitalizm için üretim, insanlığın toplumsal gelişimini sağlamak için değil, burjuvazinin kâr elde etmesi için gerçekleşir. Bu kârın artışı için daha fazla hammadde elde edilmesi ve hammaddenin en ucuz şekilde ürüne dönüştürülmesi gerekir. Doğa, kapitalistler için yalnızca bir hammadde rezervidir. Bu nedenle “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser.” Kestiği ağaçları da doğanın tahrip edilmesine hizmet edecek şekilde kullanır.
Ülkemizde de kâr amacıyla inşa edilen nükleer santrallere yenileri eklenmekte, Türkiye’nin hemen her yerinde Hidroelektrik Santrali (HES) projeleriyle doğal güzellikler yok edilmekte; siyanürle altın aranarak hem doğanın hem de insanların “doğası” ile oynanmakta; yaygınlaştırılan baz istasyonları ile emekçiler ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Orman yangınlarının artışı, müsilaj, kuraklık, gıda sorunu ve nesli tükenen canlılar, ülkemizdeki başlıca doğa sorunlarıdır. Bu sorunların kaynağı, doğanın kapitalistler tarafından kendi kârlarını artırmak amacıyla pervasızca tahrip edilmesidir.
Doğa, tüm canlılığın yaşam alanıdır. İnsanlık, yaşamını sürdürebilmek için doğayı değiştirmek, dönüştürmek zorundadır. Ancak bunu yaparken doğaya geri dönüşü olmayacak zararlar vermeden, canlılığı koruyacak biçimde yapmanın yöntemleri vardır. Üretimin ana ilkelerinin aşırı kâr değil, insanlığın gelişimi ve doğanın korunması olduğu bir sistemde çevre sorunu da, kapitalizmin doğurduğu diğer pek çok sorun gibi ortadan kalkacaktır.
Emek Gençliği
diğer sosyalist muhalif gençlik örgütlerinden farkı nedir?
Emek Gençliği, gençlik mücadelesinin büyütülmesi için dönem dönem birçok gençlik örgütüyle birlikte faaliyetler, eylemler düzenlemektedir. Ancak yukarıda değindiğimiz birçok konuda, diğer gençlik örgütlerinin Emek Gençliği’nden, Emek Gençliği’nin de diğer gençlik örgütlerinden farklı düşündüğü, meselelere farklı yaklaştığı noktalar vardır. Bunlar çoğu zaman mücadelede bir araya gelmeyi engelleyecek kadar keskin olmadığı gibi, tek bir gençlik örgütü olabilecek kadar da önemsiz farklılıklar değildir.
Gençlik örgütümüzü diğer devrimci gençlik örgütlerinden ayıran bir diğer özellik ise gençlik mücadelesini, emekçi sınıflardan diğer toplumsal kesimlerin mücadelesiyle birleştirme çabasıdır. Emek Gençliği; liselerde öğretmenler ve velilerle, üniversitelerde kol, kulüp ve öğrenci temsilcilikleriyle olduğu gibi akademisyenlerle; işyerlerinde sendikalarla; semtlerde derneklerle birleşik bir mücadelenin peşindedir.
Adına “sol”, “sosyalist” vb. tanımlar koyan birçok küçük burjuva gençlik örgütünden farklı olarak Emek Gençliği, mücadelesini işçi sınıfına bağlamakta, geleceğini işçi sınıfı sosyalizminde görmektedir. Bu nedenle Emek Gençliği, aynı zamanda bilimsel sosyalizmin, işçi kültürünün ve devrimci ahlakın öğretildiği bir mücadele okuludur. Ayrıca Emek Gençliği, gençliğin kurtuluş mücadelesinin işçi sınıfı ve ezilen halkların mücadelesiyle birleşmesi gerektiği konusunda nettir.
Gençlik örgütümüzün ideolojik önderliğini, bilimsel sosyalizmin birikiminin ülkemizdeki temsilcisi yapmaktadır. Emek Gençliği, işçi sınıfının devrimci partisi Emek Partisi’nin gençlik örgütüdür.